13 Eylül 2015 Pazar
6 Eylül 2015 Pazar
- 14:49
- Bornocu Ersan
- Süleymanın Anahtarı
- No comments
Süleymanın Anahtarı |
Okültik Gizli İlimler'i içeren yazmalar kadim İbranice'dir ve İncil ile bağı bulunmasa da içerdiği bilgiler Vatikan için sakıncalıdır. Süleyman'ın Anahtarı - Clavicula Salomonis elyazma metinler bugün British Museum'da bulunmakta.
Birinci bölüm ''Büyük Anahtar'' ve 5 kitaptan oluşan Legemeton denilen ikinci bölüm ve bunun Süleyman'ın Küçük Anahtarı denilen bölümü Goetia sırrlar açısından önemlidir. En karanlık bölümü de burasıdır. Armadel'de bahsedilen 72 melek'e karşılık burada 72 karanlık güç vardır.
M.Ö. 10. asırda yaşamış Yahudiler'in Kral'ı ve peygamber de kabul edilen Hz. Süleyman tarafından yazıldığı iddia edilmekte. Vatikan bunları reddetmekte tıpkı Kumran Yazmaları ve Tomas'ın İncili gibi...
Bugün sadece ''Ağlama Duvarı''nın ayakta kaldığı Süleyman'ın Tapınağı hakkında da pekçok sır ve efsane vardır. Tapınak Şövalyeleri, Kutsal Kase, Kutsal Ahit Sandığı... Hz. Süleyman'ın doğaüstü güçleri üzerine de pekçok rivayet vardır.
Süleyman'ın Anahtarı'nın etrafındaki muammayı oluşturan ana şüphelerden biriyse Ortaçağ Avrupa'sında Grimoire denilen Kara Büyü reçetelerinin olduğu kitapların çokça yazılıp alınıp satılmış olmasıdır.
Clavicula Salomonis'e karşı çıkanların en büyük dayanağı Ortaçağ'da yapılmış bir sahtecilik eseri olduğu iddiası. Buna karşılık hermetikler arasında ateşli savunucuları da var.
Hermetic Order of the Golden Dawn'ın kurucusu ve Mason olan Samuel Liddell ''MacGregor'' Mathers (foto), ilk kez İngilizceye 1900'ün başlarında çevirdiğinden beri yazmalar tam bir fenomene dönüştü.
Altın Şafak Hermetik Cemiyeti'nin diğer tanınan isimleri Israel Regardie ve bir pop ikonuna da dönüşen, diğer yandan ''Dünyanın En Kötü Üne Sahip Adamı'' da senilen mason üstadı The Book of the Law'ı yazan Aleister Crowley'dir.
Clavicula Salomonis, sıradan ve satılması için Papalara, Azizlere aitmiş gibi gösterilen sahte Grimoire'lardan çok daha farklıdır. Kaldı ki Hıristiyanlıkla alakası yoktur, İncille bir bağı bulunmaz. Fakat içerdiği bilgiler Vatikan için sakıncalıdır.
Kadim Yahudi dilini kullanmasıyla, tamamen Kabala'ya dayanması ve kapalı yazım tekniğiyle farklıdır. Ayrıca MS ilk yüzyıllardaki Yahudi tarihçilerin eserlerinde Hz Süleyman'ın iyilik ve kötülük için çeşitli varlıkları çağırmak için reçeteler içeren bir kitabı olduğundan bahseder.
Nostradamus hakkındaki efsanelerden biri de ''Gizli İlimler''i kullandığına dairdir. Dedesi Yahudi olan Nostradamus'un Kabala ve Gizli İlimler'e vakıf olduğu kehanetlerinde bunları kullandığı çokça söylenir, hatta bazı deneyler yaptığı da. Dolayısıyla, Dan Brown'un kullanabileceği büyük bir malzeme denizi var.
5 Eylül 2015 Cumartesi
- 14:23
- Bornocu Ersan
- 2015 ve sonrası kehanetleri neler ?
- No comments
Bba Vanga |
''İki çelik kuş kulelere çarpacak gökyüzü aydınlanacak'': 11 Eylül saldırıları...
''Kursk su altında kalacak bütün dünya arkasından ağlayacak'': 2000 yılında 118 Rus askerine mezar olan denizaltının adı, Kursk Faciası...
''Vladimir’in zaferi dünyada herşeyi eritecek'': Rusya’nın Gürcistan’ı işgal etmesi...
''Amerika Birleşik Devletleri’nin 44. başkanı siyah olacak. Bu Amerika’nın göreceği son lider olacak. Çünkü siyahi liderin göreve gelmesinden kısa bir süre sonra ülke büyük bir ekonomik krize girecek. Kuzey ve güney eyaletler arasında anlaşmazlık çıkacak'': Barack Obama
Üçüncü Dünya Savaşı’nı başlatacak; Üçüncü Dünya Savaşı’nda ilk kez atom bombası kullanılacak. Müslüman ülkeler kimyasal savaşla Avrupalıları yokedecek.
''İklimler değişecek'' Küresel ısınma.
13 yaşında sele kapılan ve gözlerini kaybeden, bazı rivayetlere göre öncesinde nehir kenarında yıldırım çarpan Vangelia Pandeva Dimitrova ya da takma adıyla Baba Vanga, 1996'da ölene dek kehânetlerde bulundu. Hatta Hitler, bile onu köyünde ziyaret etti.
Hayattayken kehanetleri Bulgar hükümeti tarafından kaleme alınarak saklanan Baba Vanga, bunların bir kısmını da televizyonda canlı yayında söyledi.
Bulgar Hükümeti, para karşılığında onun kişilere de geleceklerini söylemesi için memur yaptı.
Bunun karşılığında maaş aldı. Açıklananlar dışında Bulgar hükümetinin kapalı tuttuğu kehânetleri de vardır. Bugüne dek %80 oranında kehânetleri çıkmıştır.
2018 – Dünyanın yeni hakimi Çin olacak. Çin ekonomik olarak güçlenecek.
2043 – Müslüman bir devlet yeniden Avrupa’nın tek hükümdarı olacak.
2046 – Tedavi edilmeyecek organ kalmayacak. Hastalıklı organın yerine yenisi yapılacak.
2076 – Bütün dünyada sınıfsız komünizm sistemi yerleşecek.
2088 – Bütün hastalıklar bir kaç saniyede tedavi edilecek.
2097 – Çabuk yaşlanmanın önüne geçilecek.
2167 – Yeni bir din
2304 – Ay’ın sırrı, gizemi çözülecek.
3797 – Dünyanın sonu… Başka bir gezegende insan yapımı yeni bir hayat başlayacak.
- 14:07
- Bornocu Ersan
- Üçüncü Göz Efsanesi Nedir ?
- No comments
Üçüncü göz efsanesi |
Tıpkı, uzayda bir sürü keşif yapmamıza rağmen, henüz yeraltını tam bilemiyor olmamız gibi, ne okyanusların diplerini ne de yerkabuğunun derinliklerini keşfedemediğimiz gibi beynin de bütün sırlarına vâkıf değiliz.
Modern Bilim dünyası, çoğu kez kadim dünyadan kalma efsaneleri ''safsata'', bilimdışı görse de, bilim dönüp dolaşıp kadim dünya efsanelerini ya gerçekleştiriyor ya da gerçekliğini kanıtladı, kanıtlıyor.
Felsefi boyutu daha büyük bir tartışma ve iddia konusu olsa da ''Üçüncü Göz'', kadim zamanlardan beri bir muammadır... Dede Korkut Hikâyeleri'nde geçen Tepegöz, Orta Asya'dan beri halk arasında Eğegöz, Yalgızgöz diye geçen, Roma-Yunan Mitolojisi'nde Kiklop diye bilinen ve pek çok uygarlığın kültüründe görünen efsanevi yaratığın ortak özelliği alının ortasındaki gözdür, istinai biçimde göğsün ortasında bulunan gözdür...
Üçüncü göz Gerçekmi? |
Bindi ve Tiklak'lar de bunun değişik bir versiyonudur. Hindistan'da Hindu kadınların dini bir sembol olarak kullandığı kadar, evli kadınların bir damga gibi yaptığı alnının ortasındaki siyah nokta, dövme Hindu'larda ruhsal gözü de simgeler.Bugün Batı kültürlerinde de bunu yapanları görüyoruz.
Özellikle, Doğu Felsefeleri ve Brahmanizm, Hinduizm gibi dinleri ile Batı'da modernleştirilmiş metafizik, felsefi versiyon ve New Age-Yeni Çağ inançlarında da algının kapılarını açan gizli bir ''Üçüncü Göz'' vardır.
Bu genelde Budizm ve budizmin sulandırılmış modernize versiyonlarına dayandırılsa da, tam tersine Buddha, ''Üçüncü Göz''ü reddeder...
Brahman uleması Uddaka'nın sorularına karşı, Buda-Bodhisatta'nın verdiği cevaplarla bugün düşünülen mânâdaki bir Üçüncü Göz'e ya da metafiziksel bir Ruh Gözü'ne karşı çıkar:
''Uddaka dedi ki: ''Nesnelerin birliğini düşün. Nesneler kendi parçaları değildir, ama yine de mevcutturlar. Bedeninin uzuvları ve organları senin egon değildir, fakat egon bütün bu parçalara sahiptir. Örneğin Ganj nedir? Kum mu Ganj'dır? Su mu Ganj'dır? Bu kıyı mı Ganj'dır? Öteki kıyı mı Ganj'dır? Ganj koca bir nehirdir ve bütün bu niteliklere sahiptir. Egomuz da aynen böyledir.''
Bodhisatta şöyle cevap verdi: ''Öyle değil efendim! Suyu, kumu, bu kıyıyı ve öteki kıyıyı hariç tutarsak Ganj'ı nerede bulabiliriz? Aynı şekilde insanın faaliyetlerini âhenkli birlikleri içinde gözleyebiliyorum fakat parçaların dışında bir ego'ya yer göremiyorum.''
(...)
''17- Farzedelim ki, duyuların hareketlerini yerine getiren bir atman(*) var, o takdirde görmenin kapısı yıkılıp göz çıkartılırsa, daha geniş delikten bu atman daha iyi bakabilecek ve etraftaki şekilleri eskisinden daha iyi ve daha net görebilecekti. Kulaklar sökülüp atılsa, sesleri daha iyi duyabilecekti; dil koparılsa daha iyi tad alacaktı ve beden tahrip edilse daha iyi hissedecekti.
18- (...)Yeniden doğuş, bir benliğin tenasühü olmaksızın vardır (...)''
(*) Atman: Hayatın ilkesi olan nefes, ruh, benlik, ego, eski Brahman ekollerinin bazılarına göre atman, insanda metafizik bir varlığı simgeler ve insanın düşüncelerini düşünen, duygularını duyan ve işlerini işleyen odur. Buda, bu anlamda bir atmanın varlığını reddeder.'' (Buda'nın Öğretisi-The Gospel of Buddha - Eski metinlerden derleyen Paul Carus, Çev: Teoman Uçgun, Ruh ve Madde Yayınları,1984)
İnsan beyninin bütünü ile henüz keşfedilemediği ve anlaşılamadığı aşikâr. Yine de, Pineal Gland - Epifiz Bezi'nin Ruh Gözü, 3. Göz olduğu fikri Antik Yunan'dan beri mevcuttur.
Fransız filozof René Descartes, orijinal isminin kökeni Çamkozalağı'ndan gelen Pineal Gland - Epifiz Bezi'ni ''Ruhun Koltuğu'' olarak tanımlamış ve ruhun vücuttaki merkezi olarak görmüştür. Hatta ilahi mesajları alındığı yer olduğunu iddia etmiştir. Hz. İsa'nın Matta İncili 6:22'deki ''Bedenin ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa, bütün bedeniniz aydınlık olur. '' sözü de bunun işareti olarak gösterilir.
Bilimsel olarak baktığımızda ise Beyindeki Epifiz Bezi'nin 3. Göz olduğu iddiası 2015'te yine gündemde olsa da...
Aslında, yapılan araştırma ve açıklanan sonuçlar 1985'ten kalma: Eye to (Third) Eye; Scientists Are Taking Advantage of Unexpected Similarities between the Eye's Retina and the Brain's Pineal Gland
1995'de USC Health & Medicine'in Winter 1995 edisyonun kapağı da olan: Ph.D Cheryl Craft'ın The Mind's Eye araştırması ve tezi var.
Yine, 2004'te yapılan Dr. David Klein'ın bir başka çalışması daha mevcut: Pineal Gland Evolved To Improve Vision, According To New Theory
Epifiz Bezi-Pineal Gland, bezelye büyüklüğünde ve geometrik olarak beynin tam orta noktasındadır.
Orjinal ismi Pineal Gland, Latince pinecone-çam kozalağından gelmektedir. Çam kozalağı mimaride bir simge, dini bir sembol olarak Sümer, Hint, Antik Yunan, Antik Mısır ve Roma'da da bulunduğu gibi Katolik âleminin merkezi Vatikan'da da Court of the Pine Cone-Cortile del Belvedere mevcuttur; antik kültürlerden Papalık Asası'na kadar bunu görebiliyoruz...
Her simgenin farklı farklı kültürlerde değişik versiyonları bulunur. Bindi ve Tiklat'ların da aslında kadim dünyadan beri Epifiz Bezi - Pineal Gland'ı temsil ettiği düşünülmekte.
Epifiz Bezi'nin işlevi, yapısı ya da sırrı, bilimsel olarak araştırmaların ve teknolojinin gelişmesiyle yavaş yavaş çözülmeye başlandı.
Kertenkele kafatasının içinde, derisinin altında ışığa duyarlı ''üçüncü göz'' tespit edilmiştir. Yunuslar ve Balinalar gibi yön tayinini beyindeki ''sonar sistemi'' ile yapan memelilerde de benzer bir durum sözkonudur. Yunuslar, balinalar yüksek frekansta ses üretip çevrelerine yayarlar. Bu yüksek frekanslı seslerin objelerden yansıyıp geri gelen yankılarını toplayıp beyinlerinde değerlendirerek yön tayin eder ya da çevrelerini ''görürler''... Buna Ekolokasyon deniliyor. Bu sonar sistem sayesinde metrelerce uzaklarındaki cisimlerin büyüklüğünü, şeklini, hızını, yerini hatta yoğunluklarını tespit edebilirler.
Bunun değişik versiyonları göç eden kuşlarda da mevcuttur.
İnsan beynindeki Epifiz Bezi, geceleri artan miktarda melatonin hormonu salgılıyor ve içkısmı çubuk biçimde yollar ve konilerden oluşuyor. Yollar-Rods kısmında herbirinin içi, göz retinasına benziyor ve görme merkezi ile bağlı olmasının yanında gözdeki vitröz sıvıya da sahip.
Epifiz Bezi, N,N-Dimethyltryptamine-Dimetiltriptamin-DMT denilen halüsinojen bir kimyasal salgılamakta.
DMT, doğum ve ölüm ile uyku sırasında salgılanıyor.
Uyku sırasında salgılanması rüyaların görüldüğü evrede oluyor ve etkilerinin arasında zaman algısında değişim vardır.
Ölümden dönenlerin gördükleri beyaz ışığın sırrı DMT... Bunu da, DMT'nin ''içilmesi'' sayesinde biliyoruz. Peru'da Ayahuasca-Caapi-Yajé denilen bitkiden elde edilen bir tür şarap ve yapraklarından yapılan çay'ı aşırı derecede DMT içeriyor, içildiğinde uyuşturuculardan daha ağır bir halüsinasyon yaratıyor. Kullanımı birçok ülkede yasaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)