20 Haziran 2015 Cumartesi

Dünya

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, Dünya’nın yeni bir yok oluş safhasına girdiği ve bundan en çok insanların zarar göreceği belirlendi.

Stanford, Princeton ve Berkeley üniversitelerin sunduğu rapora göre omurgalı hayvanlar normale oranla 114 kere daha hızlı bir şekilde yok olmaya başladı.
Araştırmacıların söylediğine göre Dünya altıncı en büyük kitlesel yok oluş safhasına girdi. Böyle bir olayın 65 milyon yıl önce Dünya’ya büyük meteorun çarpması sonucu dinozorların yok olmasıyla gerçekleştiği vurgulandı.
Araştırmacı Gerardo Ceballos, bunun devam etmesine izin verildiği takdirde dünyanın kendini yenilemesinin milyonlarca yıl alacağını ve insan türününün normalden daha erken yok olmaya başlayacağını bildirdi. Omurgalı canlıların yok oluşunu tarihsel açıdan inceleyen bilim adamları, son zamanda gerçekleşen yok oluş oranının tüm zamanlara göre 114 kat daha hızlı olduğunun görüldüğünü açıkladı. Yapılan araştırma, 1900 yılından bu yana 400’den fazla omurgalı canlının yok olduğunu gösterdi. Böyle bir kaybın normalde 10 bin yılda gerçekleşmesi gerektiği de araştırmacılar tarafından vurgulandı. İklim değişikliği, kirlilik ve ormansızlaştırma bunlara neden olarak gösterilirken, ekosistemin tahrip edilmesi sonucu üç insan nesli sonunda arılar aracılığıyla polenleşme gibi faydaların da yok olacağı belirtildi.


“TUTUNDUĞUMUZ DALI KESİYORUZ”

Stanford Üniversitesi’nden Prof. Paul Ehrlich, “Tüm dünyada pek çok türün yürüyen bir ölü haline geldiğine yönelik bir sürü örnek var” dedi ve ekledi: “Tutunduğumuz dalı kesiyoruz.”
Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) her yıl 50 canlı türünün yok olmayla karşı karşıya olduğunu kaydetti. IUCN, amfibilerin (iki yaşamlılar) yüzde 41, memelilerin ise yüzde 25 oranında nesillerinin tükenme riskiyle karşı karşıya kaldıklarını belirtti. IUCN ayrıca son zamanlarda en fazla nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olan canlının lemur olduğunu ifade etti. Lemurların yüzde 94’ünün tehlike altında olduğunu ve beşten fazla lemur türünün neslinin tükenmek üzere olan hayvan türlerine girdiğini aktaran IUCN, habitatları Madagaskar olan lemurların doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesi ve bu türün avlanmasının da bunun en büyük nedeni olduğunu kaydetti.
Duke Üniversitesi Profesörü Stuart Pimm de geçen yıl Dünya’nın 6. en büyük yok oluş safhasına girdiğini fakat yok oluş oranının geçmişe göre 114 değil, bin kat daha fazla olduğunu açıklamıştı.
Araştırmacılar, biyo-çeşitlliğin bu dramatik sonundan kaçınmanın hala mümkün olduğunu fakat bunun için acil adım atılması gerektiğini vurguladı.
çinde pirinç tarlasıEndonezya, Kore, Çin gibi uzak doğu ülkelerinde pirinç çok önemli bir geçim ve yiyecek kaynağı. Bu ülkelerde pirinç tarlalarda balıklarla iç içe yetiştiriliyor. Balıklar pirince hiç bir zarar vermezken aksine pirincin verimini azaltan zararlı otları ve böcekleri yiyor. Ayrıca artıkları gübre görevi görüyor ve %100 doğal pirinç mahsülleri yetişiyor. İdeal büyüklüğe ulaşan balıklar ise yakalanıyor ve satılıyor. Bu balıklar da pirinç gibi hiçbir kimyasal madde kullanılmadan %100 organik bir şekilde yetişiyor ve fazla masraftan da kaçınılmış oluyor. Ayrıca bu sağlıklı ürünler piyasada daha çok rağbet görüyor.

13 Haziran 2015 Cumartesi

baş ağrısı
Baş ağrısı günümüz insanının, özellikle de kadınların çok şikayet ettiği çoğunlukla sinirsel sebeplerle açığa çıkan bir rahatsızlıktır. Özel durumlar dışında genellikle sinirsel bir hastalık olarak kabul görülen migren hastalığı baş ağrısına sebep olan nedenlerin büyük bir bölümünü oluşturmaktadır.

Migren hastalığını tetikleyici faktörler;
  • Sıkıntıdan kaynaklanan aşırı stres.
  • Rahatsız edecek derecedeki ışık ve ses bulunan ortamda bulunmak.
  • Vücudu aşırı zorlamak ve arkasından gelecek yorgunluk.
  • Aşırı korkmak, heyecanlanmak, üzülmek.
  • Baskı altında kalmak.
  • Vücudun ihtiyacından daha az yemek
  • Kadınlarda meydana gelen hormonal değişiklikler. (Adet dönemi, gebelik dönemi vs.)
  • Aşırı alınan alkol, çerez, çikolata ve kafein içeren gıdalar.
yatakta çift fotoğrafıYukarıdaki faktörlerin 2-3 tanesi birlikte gerçekleştiğinde baş ağrısı malesef kaçınılmaz oluyor. Migren hastalığının tıbben bir çok çözümü ve kimyasal ilaçlarla giderilmesi ya da azaltılması mümkün olmasına karşın bunlardan çok daha kolay ve para gerektirmeyen bir yol var. Sizlerin de farkında olduğu gibi seks hayatımızda önemli bir yer alıyor. Seks ile gerçekleşen cinsel birleşme araştırmalarla kanıtlanmış bir şekilde insanları rahatlatıyor ve siniri, stresi üzerinden söküyor atıyor. 


Toplumumuzda çoğu kişinin çekinerek yaklaştığı seks sağlık açısından baş ağrısına iyi gelmekle birlikte daha bir çok konuda vücudu rahatlatmaya yarıyor. Toplumda seksin sanki zararlıymışçasına çekinilen bir eylem olması insanların daha mutsuz ve daha karanlık bir dünyada yaşamasına sebep oluyor. Ancak herkesin kendi dünyasını biraz cesaretle aydınlatıp tam mutluluğu yakalaması mümkün. Toplumsal baskıdan arının ve partnerinizle birlikte daha aydınlık bir yarına uyanın.

Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün uzun yıllar sürdürdüğü çalışmaları sonucu hayata geçirdiği Mernis uygulaması ile her vatandaşa bir vatandaşlık numarası verilmiştir...

TC Kimlik Numarasını, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilmiş 11 rakamdan oluşan kişiye özgü bir sayıdır...

Üzerinde basit bir pariteyle hata bulma özelliği bulunmaktadır; ilk 10 rakamın toplamının birler basamağı, 11. rakamı vermekte...


Ayrıca; 1, 3, 5, 7 ve 9. rakamın toplamının 7 katı ile 2, 4, 6 ve 8. rakamın toplamının 9 katının toplamının birler basamağı 10. rakamı; 1, 3, 5, 7 ve 9. rakamın toplamının 8 katının birler basamağı 11. rakamı vermektedir.

İşte yeni kimlik kartı özellikleri...

T.C. Kimlik Kartı, taklit edilemez olmakla beraber, tahrip ya da tahrif edildiğinde tespit edilmesine imkan veren görsel ve mantıksal güvenlik özelliklerine sahiptir.

T.C Kimlik Kartı, en az 10 yıl dayanıklılığa sahip malzemeden üretilmiş olan kart gövdesine sahiptir.

T.C. Kimlik Kartı, vatandaşın rahatlıkla taşımasına ve kullanmasına olanak verecek şekilde, kimlik kartları için belirlenen uluslarası standartlara uygun olacak şekilde, standart bir akıllı kart boyutlarındadır.

T.C. Kimlik Kartı, vatandaşa ait nüfus ve fotoğraf bilgilerinin kartın üzerindeki yonga üzerine güvenli bir şekilde kaydedilmesine imkan verir ve bu bilgilerin yetkisiz kişiler tarafından erişilmesini ve değiştirilmesini olanaksız hale getirir.

T.C. Kimlik Kartı, vatandaşa ait nüfus ve fotoğraf bilgilerinin önyüzünde ve arkayüzünde bulundurması ile kolay, hızlı ve güvenli görsel kullanım sağlamaktadır.

T.C. Kimlik Kartı, kamu kurum ve kuruluşlarında uzaktan (elektronik) sağlanan hizmetlerin kullanımı sırasında, vatandaşlar için kişisel kimlik doğrulama amacıyla kullanılacaktır.

T.C. Kimlik Kartı, standart bir akıllı kartın sunduğu bütün güvenlik özelliklerini desteklemektedir. Kart içerisinde yer alacak elektronik veriler PIN ve PUK korumalı olarak saklanacaktır.

T.C. Kimlik Kartı, sahibinin doğrulanmasını Parmak vektörü veya PIN yardımıyla gerçekleştirir.

T.C. Kimlik Kartı önyüzünde ve arkayüzünde yer alan bölgeler ve bölgeler içerisindeki bilgiler, Avrupa Birliği tarafından belirlenen DS/CEN/TS 15480-1 standardına uygun olarak geliştirilmiştir.

T.C. Kimlik Kartı, fiziksel özellikleri olarak ISO/IEC 7810 ve ISO/IEC 7816'yı desteklemektedir.

T.C. Kimlik Kartı, dayanıklılık ve diğer test yöntemleri ve kriterleri olarak DS/CEN/TS 15480-1'i ve ISO/IEC 10373-1'i desteklemektedir.

T.C. Kimlik Kartı, ilk olarak sağlık ve sosyal güvenlik kurumu uygulamalarında kullanılmaktadır.

Vatandaşların, provizyon işlemleri sırasında nüfus cüzdanları yerine T.C. Kimlik Kartlarını kullanması suretiyle, muayene kayıtları açılacaktır.

Muayene sonucunda elektronik olarak girilen reçetelerin, yine T.C. Kimlik Kartı kullanılarak eczanelerden temin edilmesi sağlanacaktır.

8 Haziran 2015 Pazartesi


Bu paradoks, Zenon Paradoksu olarak ta bilinir:

     Hikaye bu ya, kaplumbağanın biri yolda Carl LEWİS'le (Bu ismin gerçek hayatla hiçbir ilgisi yoktur!) karşılaşır. Kısa bir sohbetten sonra kaplumbağa, Lewis'e 100 metre yarışı teklif eder. Önce bu teklife gülüp geçen Lewis, kaplumbağanın gayet ciddi ve ısrarcı olması üzerine isteksiz bir şekilde teklifi kabul eder:
     - Tamam yarışalım ama neyine güvenip benimle yarışmaya kalkıyorsun be birader?
Kaplumbağa, yalnız bir şartı olduğunu söyler:
     - Senden tek isteğim, ben yarışa 10 metre önden başlayacağım. Bu şartla beni kesinlikle geçemezsin. Ne o yoksa korkuyor musun?

Lewis kaplumbağanın şartını kabul eder. Yalnız kaplumbağa bir açıklamada bulunur:

     - Yarışa başladığımızda sen benim ilk başladığım noktaya geldiğinde ben biraz önde olacağım(mesela 10 metre). Bu anda filmi dondurup farkı göre biliriz. Tekrar harekete başladığımızda sen ikinci kez yarışa başladığım noktaya geldiğinde ben biraz daha önde olacağım(mesela 10 cm). Tekrar hareket ettiğimizde benim son olarak geldiğim yere geldiğinde ben mutlaka senin önünde olacağım. Dolayısı ile sen hiçbir zaman beni geçemeyeceksin.
Bu sözleri duyan Carl LEWİS, yarışma fikrinden vazgeçer. Mâlum, itibar meselesi...
Parite Olayı

Olay, henüz döviz kurlarının uygulanmadığı yıllarda ABD-Kanada sınırındaki bir şehirde geçmektedir:

     ABD ve Kanada malum ki para birimi olarak 'dolar' kullanmaktadırlar. Yalnız her iki ülke de kendi paralarının daha değerli olduğunu iddia etmektedirler. Şöyle ki Kanadalılara göre:

     1 ABD Doları= 90 Kanada Centi, Amerikalılara göre ise :
     1 Kanada Doları= 90 ABD Centi.

     Bir amerikalı, cebindeki 1 dolarla dolaşmaya çıkar. Bir ara karnı acıkır ve simit alır (amerikan simiti!). Simitin fiyatı 10 centtir. Cebindeki 1 doları verir. Simitçi bozuk para ararken cebinin bir köşesinde 1 Kanada doları bulur, onu verir (90 cente eşit ya!). Derken sınırı yürüyerek geçer ve Kanada da dolaşmaya başlar. Kaleme ihtiyacı olduğunu hatırlar. Girer bir kırtasiyeciye. Kalemin fiyatı da 10 Kanada centidir. Cebindeki 1 Kanada dolarını verir. Kırtasiyeci de para üstü olarak 1 ABD doları verir. Oradan da ayrılıp evine döner. Sonra düşünmeye başlar:

     - Yahu sabah evden çıkarken cebimde 1 ABD dolarım vardı, şimdi de 1 ABD dolarım var. Pekiyi simitle kalemin parasını kim verdi?


Sakız Çiğnemenin  Faydaları


Araştırmalar, sakızın kilo kontrolünde yardımcı olduğu, odaklanmayı, uyanıklığı ve konsantrasyonu arttırdığını gösteriyor.

Ucuz ve düşük kaloridir. Şekerli sakız yaklaşık 5-10 kaloridir.

Atıştırmayı azaltır.

İştah kontrolünde yardımcı olur.

Ara öğünden önceki üç saatlik zaman diliminde bir saat arayla 15 dakika sakız çiğneyen yetişkinler, hiç sakız çiğnemeyenlere oranla ara öğünlerinde 36 kalori daha az yedikleri görülmüştür.

140 kalorilik çikolatalı kurabiye yerine 2 parça 20 kalorilik sakız çiğneyerek 120 kalori kazanç sağlayabiliriz.

Uzmanlar sakız çiğnemenin 3 saatte 11 kalori yaktığını belirtiyor.

Gerginliği ve stresi azaltıyor, birçok sporcu ve koçları oyun sırasında sakin kalabilmek için sakız çiğniyor.
Bilgili bir hükümdar mı? Seks delisi mi? Hırslı bir anne mi? Yoksa Afrika kraliçesi mi? İnsanların Kleopatra hakkındaki görüşleri hemen hemen aynı: Güzel bir kadındı; ve oldukça ihtiraslıydı.

İşte Roma'yı sarsan Kraliçe Kleopatra'nın hikayesi...

Sadece hafif meşrep bir kadın değil, kraliçeydi

Bu enteresan kadını günümüze taşıyanlar aslında Hollywood yıldızları Theda Bara, Claudette Colbert ve tabi ki Elizabeth Taylor gibi ünlüler. M. Ö. 1. yüzyılda bu kadar zengin olmanın ne denli eğlenceli olduğunu beyaz perdeye aktardılar.

Mısır'ın eşsiz prensesiydi

M. Ö. 69 yılında doğan Kleopatra, "Auteles" yani "Flüt Çalan" olarak bilinen XII. Ptoleme'nin üçüncü çocuğuydu. Mısır, o zamanlar hala zengindi. Ne var ki, eski imparatorluk yavaş yavaş eriyordu. Makedonyalı sahiplerinden memnun olmayan yerliler son derece huzursuzdu.

Kralın gözde kızıydı

Flütçü, tahtına sahip çıkmak için sürekli Roma'ya giderek yardım istiyordu. Kleopatra'yı da daha 12 yaşındayken bu yolculuklardan birinde yanına almıştı. Böylece Kleopatra, Romalı tefecilerin, işlerin yürümesi için babasından 10.000 altın istediklerini görmüştü.

7 dil bilen entelektüel bir kraliçeydi

Kleopatra'nın iyi bir eğitim aldığı tahmin ediliyor. O dönemin tarihçilerine göre Kleopatra kendi dilinden başka İbraniceyi, Arapçayı, Farsçayı, Ermeniceyi, Habeşçeyi, ve Somali dilini hem okuyup hem yazabiliyordu.

Kardeşler arası entrikalar başlamıştı

Ptoleme, sadece buyruğu altındakilere değil, çocuklarına bile söz geçiremiyordu. Günün birinde uzaklardayken, en büyük kızı Tryphaena tahtı ele geçirdi. O öldürüldükten sonra da taht, ikinci kızı Berenice'ye geçti. Sonra da, Ptoleme Roma yardımıyla geldi ve onu idam ettirdi. En büyük çocuk olan Kleopatra'nın düşünüp bir çözüm bulması için çok nedeni vardı.

Kleopatra için zor bir hayat başlamıştı

Mısır'ın Romalılardan gelecek yardıma ihtiyacı olduğunu biliyordu. Ne var ki, bu yardım için para vermek devletin yoksullaşmasına neden oluyordu. Aile içinde de kendini kollaması gerektiği açıkça ortadaydı. Bir şeyler yolunda gitmiyordu ve düzelmesi gerekiyordu.

Artık Mısır'ın tahtı onundu!

M. Ö. 51 yılında, Kleopatra henüz 18 yaşındayken babası öldü ve krallık Kleopatra ile 10 yaşındaki erkek kardeşi XIII. Ptoleme'ye kaldı. Fakat hükümdarlıkta işler kötü gidiyordu. O yıl Nil taşmadığından tarım berbat durumdaydı. Yerli halkta, kökeni Makedonya olan hanedana karşı güvensizlik ve hatta nefret vardı. Bu melez yönetimden oldukça rahatsızlardı.

Sezar, Kleopatra'yla tanışacağını hissetmişti

Kardeşinin aklına giren harem ağası ve çevresindekiler yüzünden iktidardan uzaklaştırılıp Güney Mısır'daki Nil Vadisi'ne sürgüne yollandı. Bu arada Roma'da iktidar 3'e bölünmüş durumdaydı. Sezar, Pompei ve Crassus arasnda bölüşülen güç, pek parlak değildi. O dönemde kazandığı savaşlarla bu 3'e bölünmüş iktidarda ön plana çıkan Sezar, Kleopatra ve erkek kardeşini barıştırma niyetindeydi.

Büyük bir aşk başlamıştı

Fakat Kleopatra, kardeşiyle barışmak istemiyor, bundan önce Sezar'ı etkilemeyi planlıyordu fakat pratikte ona ulaşması oldukça zordu. Sicilyalı kölesi Apollodores'in önerisiyle kendini kilime sardırtarak Sezar'ın huzuruna taşıttı. Sezar, Kleopatra'nın aklından ve cesaretinden oldukça etkilenmişti. Kleopatra'yı erkek kardeşiyle de barıştıran Sezar, onların arasını bozan harem ağasını da öldürttü.

Cesur ve zeki kraliçe, Roma'yı sarsıyordu!

İşte, Kleopatra buydu. Kendini sardırdığı kilim içinde boğulmak üzereyken Sezar'a ulaşmaya cesaret eden bu kadın, tahtını da geri almayı başarmıştı. Tabii bu arada, 50 yaşına gelmiş ve saçları dökülmüş Sezar'la da yatmıştı. Koskoca Sezar'ı kendine aşık eden bu kadının ihtirası Sezar'a Mısır ordusu karşısında kendi gemilerini yaktırmış, çıkan yangın da İskenderiye'deki kütüphaneye sıçramış ve "insanlığın hafızası" kabul edilen bu kütüphanenin bir kısmını alevler yutmuş.

Mısır'ın tek sahibi çalışkan ve azimli kadındı

Yangından sonra Kleopatra'nın kardeşi Nil'de boğulmuş olarak bulundu. Bundan sonra ise Kleopatra tek başına tahta oturdu ve bütün Mısır'ın yönetimini eline aldı. O sırada Sezar'dan bir çocuğu oldu ve minik Sezarion'u alıp Roma'ya gitti. En büyük hayali, iki imparatorluğu birleştirip Büyük İskender'in de hayali olarak bilinen tüm dünyaya sahip olmaktı. MÖ 44''te Sezar ölünce bu hayallerini ertelemek zorunda kaldı.

Eğlenirken zorluklara göğüs gerdi

Sezar ölünce Roma İmparatorluğu, tahta çıkan Octavian (Sezar'ın yeğeni ve resmi evlatlığı) ve Marcus Antonius arasında ikiye ayrıldı. Doğu, artık Marcus tarafından yönetilmekteydi ve ilk işi de Mısır'ı ziyaret oldu. Antonius Kleopatra'ya delice aşık oldu. Kleopatra'nin Antonius'dan da iki kız çocuğu oldu. Bir süre Tarsus'da yaşadılar ve bu yıllarda Octavius'a savaş açtılar. Aktium'da yapılan savaşta Kleopatra ve Marcus kaçmak zorunda kaldı.

Ölümünde bile cesur Mısır prensesiydi

Kleopatra'nın ölümüne dair birçok rivayet var ama en ünlü efsanelerden biri kendini bir yılana sokturarak intihar ettiğiydi. Ama sürekli yanında bir yılanla gezmeyecek kadar zeki bir kadın olan Kleopatra'nın intihar etmek için kendi zehrini yanında taşıdığı düşünülüyor.

Popular Posts

Recent Posts

Unordered List

Categories

Text Widget