20 Ekim 2014 Pazartesi

 13:07   Bornocu Ersan      No comments


INGILIZ ANAHTARI : 1835’ te Solymon Merrick, ingiliz anahtarını tasarladı. İnsanoğlunun pratik zekasının bir ürünü olan ingiliz anahtarı ile vidaların büyüklüğü önemini yitiriyordu. Çünkü genişleyebilen ucu sayesinde her boyuttaki vida için kolayca kullanılabiliyordu.

CIVALI BAROMETRE : 1643’ te Evangelista Torricelli, hava basıncını ölçmek için yeni bir yöntem geliştirdi. Torricelli, vakum ve basınç üzerine deneyler yapmaktaydı. Yarıya kadar cıvayla doldurduğu bir kaba, yine ağzına kadar cıvayla dolu bir tüpü ters çevirip batırmıştı. Havanın basıncına bağlı olarak tüpteki cıvanın oranı bir miktar azalmaktaydı. Böylece bugün “cıvalı barometre” olarak bildiğimiz cihaz ortaya çıkmış oldu.

PARA : Para, ilk kez MÖ 700’ de Lidya’ da malların alımı için kullanıldı. Yoğun olarak ticaretle uğraşan ve bir Anadolu uygarlığı olan Lidya’ da paranın ilk formu değerli maddeden oluşmaktaydı. Altın ya da gümüş, en çok kullanılan para hammaddesiydi. MÖ 700 yılına gelene kadar insanların ekonomik ilişkilerinde kullandıkları en yaygın metot “barter” yani değişim sistemiydi. Buğday almak isteyen, yerine eşit miktarda pirinç kullanabiliyordu. Günümüzde ise para kullanımı, yavaş yavaş yerini dijital ortamdaki paralara yani kredi kartlarına bırakmaktadır.



KAUCUK : Kauçuk,ilk olarak Kızılderililer tarafından kullanıldı. Avrupalılardan çok daha önce Kızılderililer kauçuğu işlemeyi ve kullanmayı öğrenmişlerdi. 1751’ de Fransız mühendis Fresneau G., Amerika’ daki Cayimes yerlilerinden kauçuğun nasıl elde edilip işlendiğini öğrendi. Sonra, bundan kendisine bir çift ayakkabı yaptı. Ardından Goodyear ve Hancock çeşitli yöntemler kullanarak kauçuğun kullanım alanlarını genişlettiler.

KLIMA : İlk klima fikri 1906’ da Willis Haviland Carrier tarafından oluşturulmuştur. Klima denildiğinde aklımıza Carrier gelmesine rağmen, klima 1906 yılında Stuart H. Cramer adındaki bir tekstil mühendisi adına tescil ettirilmiştir. Cramer, klima kelimesini tekstil bitkilerinin yetiştiği ortamdaki havayı nemlendirmeye yarayan cihazı için kullanmaktaydı.

TEFLON: 1939’ da Dr. Roy J. Plunkett tarafından bulunan, ana maddesi PTFE olan teflon, 1940’ larda Dupont Teflon adında bugün bildiğimiz tencere ve tavalarda kullanılmaya başlanmıştır. Teflonun patenti yine Dr. Roy J. Plunkett tarafından 1941’ de alınmıştır.

PAMUK: Ne zaman kullanılmaya başlanıldığı bilinmese de gidilebilen en eski tarihlerde bile pamuk karşımıza çıkmaktadır. Kelimenin orijini Arapça’ da kullanılan “kutun”dur. Diğer Avrupa dillerine “cotton” olarak geçmiştir. 7000 yıllık bir pamuklu giysi Meksika’ da tarih öncesi döneme ait bir mağarada bulunmuştur. MÖ 3000 yıllarında Mısırlılar pamuğu işleyen ve giysi üretmeye yarayan bir sisteme sahiptiler. 1793 yılında Amerikalı Eli Whitney, pamuk toplama makinesinin patentini almıştır.

TORNAVIDA: MÖ 3. yüzyılda Arşimet tornavidayı icat etti. Arşimet tornavidanın mucidi olarak bilinmesine rağmen onun yapmış olduğu tornavida bugünkünden oldukça ilginç ve enteresandı; daha sonraları icadını daha da geliştirip tarihin ilk hidrolik tornavidasını üretmiştir.

BULMACA: 1913 Yılında İngiliz göçmen Arthur Wynne, New York World gazetesinde çalışırken editörü, kendisinden Pazar eğlence sayfası için yeni bir oyun bulmasını istedi. Wynne, çocukluğundan hatırladığı sihirli kareler adlı bulmacaya benzeyen kelime oyununu geliştirerek bugünkü bulmacanın temelini atmış oldu. Bulmaca, yaratıcısının ülkesinde ancak 1924’ te London Times’ ta yayımlandı.

GUNES GOZLUGU : 1752’ de James Ayscough, güneş gözlüğünü icat etti. İlk güneş gözlüklerinin camları da bugünküler gibi renkliydi. Yeşil ve mavi cam kullanımı tavsiye edilmekteydi. Daha sonra Edwin H Land, ilk selofenli polarize edilmiş camlı güneş gözlüklerini üreterek güneş gözlüklerinde yeni bir dönem açmış oldu.

CAY MAKINASI: 1923’ TE Arthur Large, tehlike yaratmadan suyla temas edebilen bir makine geliştirdi. Böylece ilk elektrikli çay makinesi doğdu ve bir çığır açtı. Çaydanlığın tabanında bulunan elektrikli ısıtıcı, suyu ısıtıyordu. Bu, ısıtıcı bir boru içinden geçen bir telden oluşuyordu ve su çabucak ısınıveriyordu.

SELOFEN : 1908’ de İsveçli tekstil mühendisi Jacques E Branderberger, bir gün lokantada yemek yerken başka bir müşterinin yemek yediği masanın üzerine şarabını dökmesi sonucunda, aklına temiz, kullanışlı ve su geçirmeyen bir maddenin yapılabileceği fikri geldi. Sonunda selüloz ile kaplanmış viskos kumaş yani selofen bulunmuş oldu.

TEKERLEK : MÖ 3500 yıllarında icat edildiği sanılmaktadır. Tekerleğin ilk olarak ne zaman ve nerede ortaya çıktığını kimse bilmemektedir. Fakat MÖ 3500 yıllarında Mezopotamya’ da veya Doğu Avrupa’ da çömlekçiler tarafından kullanıldığına inanılmaktadır. Ulaşımda kullanılan en eski tekerle, MÖ 3200 yıllarına ait bir Mezopotamya resminde görülmektedir. İlginç olan ise tekerlikli ulaşımın 15. yüzyılın sonlarına kadar Güney Amerika’ da bilinmemiş olmasıdır.

KONTAKT LENS : 1888’ de kontakt lens geliştirildi. Eugen Fick ve Eduard Kalt, hemen hemen aynı zamanlarda kontakt lens yardımıyla görme bozukluklarını çözdüklerini beyan etmişlerdi. Kontakt lenslerle birlikte gözlükler, güzellik vaat eden rakiplerine, yavaş yavaş yerlerini bırakmaya başladı.

KILIT: 1787’ de Joseph Bramah tarafından tasarlanan kilit, ancak 75 yıl sonra Londra’ da bir sergi sırasında bir ziyaretçinin 51 saat süren uğraşı ile açılabilmiştir. Tarihte ilk kilitleri eski Mısırlılar’ ın kullandığı bilinmektedir. Kilitler tahtadan yapılıyor ve açılıyordu. Anahtarın üzerinde değişik uzunluklarda silindir pimler vardı. Mısırlılar’ dan esinlenen Linus Yale, Yale kilit olarak bilinen ilk modern pimli kilidi üretti.

VIDA : MÖ 5. yüzyılda Archytas of Terentum, vidayı icat etti. İlk vidalar tahtadan yapılmakta ve zeytinyağı ile preslenmekteydi. Metal vidalar ise ilk olarak 15. yüzyılda Ege’nin iki yakasında karşımıza çıkmaktadır.

MAKAS : Bugün kullandığımız makasın patenti, 1893’ te Louis Austin tarafından Washington’ da alındı. Tam olarak ne zaman ve kim tarafından icat edildiği bilinmese de İskender’ in Mısır’ ı fethiyle gelişen güzel sanatlarda üstünlük sembolü olarak kullanıldığı biliniyor.

SAKLAMA KSABI : 1795’ te Fracois Appert, oluşturduğu kapak sistemi sayesinde kapların içine hava sızmasını önleyen ve böylece gıdanın bozulmasını geciktiren bir sistem geliştirdi. Appert’ in bulduğu ilk saklama kapları aslında zamanı için bir devrim niteliğindeydi. Çünkü gıdaların bozulmadan saklanabilmesi gerçekten zordu.

AYAKKABI MAKINASI : Jan Ernst Matzeliger, ayakkabı yapma makinesini icat etti. 1850’ li yıllarda tüm ayakkabılar elde yapılıyor ve bu da zaman alıyordu. El yapımı olduğu için fiyatları da yüksekti. Matzeliger, ayakkabı sanayiine adeta yeni bir soluk getirdi. İcat ettiği makineyle bir ayakkabı, yaklaşık 3 dakika içinde makineden çıkabiliyordu. Böylece ayakkabı maliyeti de düşürülmüş oluyordu.

ELEKTRO KARDIAGRAFI CIHAZI: 1903’ te Willem Einthoven, kalbin işleyişini kaydeden elektrokardiografi cihazını ( EKG ) icat etti. Einthoven’ ın 1924’ te Nobel ödülü aldığı bu icadı, kalp atışlarının grafiksel çıktısını vermekteydi. EKG, kalbin ürettiği elektrik sinyalleri ölçüp kaydederek kalp hastalığının belirtisi olabilecek düzensizlikleri ortaya çıkarır.

DEMIR CIGER: 1929’ da Philip Drinker, hastaların solunumuna yardım etmek için “demir ciğer” adını verdiği bir alet tasarladı. Bu aygıt, vücudun boynun altında kalan kısmını içine alan hava geçirmez bir kutudan oluşuyordu. Kutunun içindeki basınç değiştirilerek ciğerlere hava girip çıkması sağlanıyordu.

ELEKTRON MIKROSKOBU : 1933’ te iki Alman bilim adamı Max Kroll ve Ernst Ruska’ nın ortak çalışması sonucunda elektron mikroskobu doğdu. Elektronların bir numunenin üzerine bombardıman edilmesiyle numunenin elektron yayması prensibi, o numunenin üç boyutlu görüntüsüne ulaşmamıza neden olmuştur. Sonraları bu keşif, atomların incelenmesi ve diğer büyük keşiflerde çok yararlı olmuş, insanlığa yeni kapılar açmıştır.

TETANOS ASISI : 1926’ da Fransız Ramon et Zoeller, tetanos aşısını geliştirdi. 1900’lerin ilk çeyreğine kadar tetanos virüsü ölümcül olabiliyordu. Her hangi bir paslı objenin açtığı küçük bir yaradan içeri giren virüs, binlerce insanın ölümüne yol açabiliyordu. Zoeller’ den sonra tetanos virüsü de insanoğlunun zekası karşısında tarihteki yerini almıştır.

RADYASSON OLCUM ALETI : 1913’ te Alman Hans Geiger, radyasyon ölçüm aleti Geiger’ i icat etti. Geiger, ortamdaki radyasyon miktarını ışıma yapan parçacıklar aracılığıyla hesaplamayı başarınca, insanoğlu hiçbir şekilde sonuçları baş gösterene kadar fark edilemeyen bu gizli düşmanın varlığından en azından haberdar olabilmeyi başarabilmiştir.

DNA : Tıp tarihi boyunca yapılmış en büyük keşiflerden biri olarak kabul edilen DNA, 1953 yılında James Watson ve Francis Crick tarafından bulundu. İki bilim adamı, çifte heliks sarmalı etrafında sıralanmış yaşamın temel yapı taşlarının varlığını bularak genetik biliminin doğmasını sağlamışlardır.

LAZER: Lazer kuramı, 1958’ de Amerikalı fizikçiler Charles Townes ve Arthur Schawlow ortaya atmıştır. İlk lazeri 1960’ da Theodore Maiman yapmıştır. Günümüzde lazer, ameliyatlarda dokuları kesmek ya da kılcal damarlarını kapamak amacıyla kullanılmaktadır.

HEPATIT-B : 1971‘ de Amerikalı Blumberg et Millman, Hepatit-B aşısını geliştirdi. Bugün Dünya Sağlık Örgütü’ nün, insanlığı tehdit eden ve en önemli virüsler listesinde yer AIDS ile birlikte en üst sıralara koyduğu Hepatit-B virüsü, aşısı olmasına rağmen neden olduğu hastalık hakkında yeterli bilgiye sahip olunamaması nedeniyle yaygınlığını sürdürmektedir.

GRIP ASISI : 1976’ da grip aşısı geliştirildi. Fakat aşısı bulunmasına rağmen halen grip mikrobundan insanoğlunun kurtulduğunu söyleyemeyiz.

YARA BANDI: 1920’ de Earle Dickson, özellikle mutfak işlerini yaparken karısının çok sık elini kestiğini görüp karısı için bir gazlı bez ve selobant yardımıyla ilk yara bandını yapmış ve bu icadı zamanla çok tutulmuştur. İlginç bir hikayeye sahip olan bu icat, bugün evde, işte ve okulda tüm ilk yardım çantalarında bulunan bir malzeme olmuştur.

STETESKOP : 1816’ da Rene Laennec, Paris sokaklarında dolaşırken, oyun oynayan iki çocuğun, birbirlerinin göğsünü ellerindeki tahta borularla dinlemekte olduğunu fark etti. Daha sonra Laennec, bir kağıdı rulo yaparak ucuna bir ip bağladı ve bir başkasının göğsünü dinlemeyi başardı. Bu alete Yunanca “göğüs” anlamına gelen “steteskop” adını verdi.

AMBULANS: 1790’ da Dominique Larrey, hastaları hastaneye yetiştirebilmek için hafif bir araba tasarladı. 1792’ de Fransa, hem Avusturya hem de Prusya ile savaş halindeydi. Ağır arabaların yaralıları toplamak için cepheye ulaşamadıkları görülünce Larrey’ in bu tasarımı hayata geçmiş oldu.

BEHCET HASTALIGI : Çok sayıda sistemi ilgilendiren iltihabi bir hastalık olan Behçet hastalığı ilk olarak 1937 yılında Türk dermatolog Dr Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır. Çoğunlukla Ortadoğu ve Japonya da görülen bu hastalıkla ilgili araştırmalar halen yürütülmektedir.

YAPAY KALP : 1982’ de Dr. Robert Jarvik, ilk yapay kalbi üretti. Dr. Jarvik tarafından icat edilen ilk yapay kalp, tırnak büyüklüğündeki bir motorla çalışıyordu. “Jarvik 7” olarak da bilinen alet, Seattle’ lı diş hekimi Barney Clark’ ın onayı üzerine kendisine takıldı ve hasta tam 112 gün “Jarvik 7” ile yaşamını sürdürdü.

COCUK FELCI ASISI : 1957’ de ilk çocuk felci aşısını Dr. Albert Sabin geliştirdi. Dr Sabin tarafından geliştirilen çocuk felci aşısı pek çok çocuğun skat olarak hayatına devam etmesini de önlemiş oluyordu. Sabin’ in geliştirmiş olduğu aşı, tıpkı bugünkü gibi ağız yoluyla uygulanmaktaydı.

ASPIRIN: 1829’ da bilim adamlarının, söğüt ağacının yaprağında bulunan “salisin” adlı kimyasal bir maddenin ağrı kesici özelliği olduğunu keşfetmelerinden sonra Charles Frederic Gerhard bu maddeyi kullanarak “salisilik asiti” geliştirmiştir. 1899’ da Alman kimyager Felix Hoffmann’ ın Gerhard’ ın formülünü geliştirmesi sonucunda Aspirin tıbbın hizmetine sunulmuştur.

0 yorum:

Yorum Gönder

Popular Posts

Recent Posts

Unordered List

Categories

Text Widget

Blog Archive