Ölümün Kokusu |
''Kaç kez yaşarız? Kaç kere ölürüz? 21 gram kaybederiz diyorlar. Tam ölüm anımızda. Hepimiz. 21 grama kaç yaşam sığar? Ne kadarı kaybolur? 21 gramı hiç kaybetmedim. Ne kadarı onlarla gider? ne kadar kazanılır? Ne kadar kazanılır? 21 gram. Bir beşlik eder. Yeni doğmuş bir kuş eder. Bir parça çikolata. Ne kadar eder?''
''21 Gram''ı, Alejandro González'in klostrofobik filmini hatırlarsınız; temelinde bir zamanlar New York Times'a manşet olan bilim dünyasını birbirine sokan bir teori yatar.
1907 yılında ABD'li bilimadamı Duncan MacDougall, yaptığı deneylerin sonucunda, ölüm anında insanların vücut ağırlıklarının tam 21 gram azaldığını ve bunun ''Ruhun Ağırlığı'' olduğunu, ''Ruhun varlığını'' kanıtladığını iddia etmişti. Bu tartışma kadim dünyadan günümüze dek süre gelmiştir.
MacDougall, ağır hastalarını kullandığı deneyinde ölüm döşeğindeki hastaları, vücut ağırlıklarını hassas bir şekilde ölçebilen özel bir yatağa yerleştirdi. Fakat, işin gerçeği şu ki sadece 6 hasta üzerinde bunu yapabildi. İki hastanın ölüm anında terazi arızalandığı için ölçüm yapılamadı. Üçü son nefesini verdikten sonra 21 gram hafifledi ama birkaç dakika sonra aynı ağırlığa geri döndü. Sadece biri 21 gram'ı kaybetti ve öyle kaldı. Üstelik, o dönemde köpeklerin ruhu olmadığına inaıldığı için köpekler üzerinde yaptığı deneyde öldüklerinde ağırlıkları değişmeyince bu ''Ruhun Ağırlığı''nın 21 Gram olduğuna delil sayıldı. O dönemde de bugün de buna, insan vücudunda lysosome adlı hücre benzeri yapılar bulunur. Ölümden sonra bunların salgıladığı enzimler, dokuları parçalayarak gaz ve sıvıya dönüştürür. Yaşanan hafifleme de bu yüzdenNew York Times'a manşet olan bilim dünyasını birbirine sokan bir teori yatar. 1907 yılında ABD'li bilimadamı Duncan MacDougall, yaptığı deneylerin sonucunda, ölüm anında insanların vücut ağırlıklarının tam 21 gram azaldığını ve bunun Ruhun Ağırlığı olduğunu, Ruhun varlığını kanıtladığını iddia etmişti gerçekleşir diye itiraz eden uzmanlar var.
Peki ya ölümün kokusu. ''Koku'' filmi gibi bir efsaneye dayanan fanteziden bahsetmiyoruz yine bilimsel bir çalışma sözkonusu. Aynı cins hayvanların ölüm sırasında aynı kokuyu çıkarttıklarının bulunduğu iddia ediliyor. Bu bir tür ''ölüm alarmı'' görevi görüyor ama şimdiden tartışılmaya başlayan araştırma sonuçlarını değerlendiren bilimadamları eğer böyle bir koku varsa mesela akbabaların ve diğer leş yiyicilerin bu kokuyu aldıkları da saptanabileceğini de düşünüyor. Henüz bu yönde bir çalışma yok ama o zaman ''koku'' ispatlanmış olabilir diyenler de var.
Kanada McMaster Üniversitesi'ndeki Dr. David Rollo başkanlığındaki ekibin hamam böcekleri üzerinde yaptığı araştırmasına göre böcekler ve ıstakozlar gibi familya olarak birbirine yakın ama ayrı türlerden olan hayvan gruplarında bile ölüm esnasında aynı koku üretiliyor.
Yağ asitlerinin karışımından oluşan bir salgıdan yayılan koku, kendi cinsinden canlıların ölen veya ölmekte olan hayvandan uzaklaşması için bir ''ölüm uyarı''sı yapıyor. Ölen hayvanın bulunduğu yerden uzaklaşan diğer hayvanların böylece ölüme neden olan bulaşıcı hastalıktan veya düşman saldırısı tehlikesinden de uzaklamış oluyor.
Rollo, hamam böceklerinin barınma veya saklanma için ideal bir delik bulduklarında gövdeden feromon salgılandığını, bunun da diğer böcekleri oraya çektiğini belirtti. Deney sırasında hamam böceklerinin ölmüş cinslerinin olduğu yerden kaçtıklarını farkeden ekip, ölü hamam böceklerinin vücutlarından sıvı alarak analiz etti. Daha sonra laboratuarda çoğaltılan bu sıvı belirli bölgelere sürülerek böceklerin tepkisi gözlendi.
''Ölüm kokusu'' yayan bu sıvının bulunduğu noktalara deneydeki hiç bir hamam böceğinin yaklaşmadığı tespit edildi. Araştırma ekibi, bu koku yayma özelliğinin 400 milyon yıllık bir süreçle gelen bir evrim olduğuna ve soyların devamına yardım ettiği görüşünde.
0 yorum:
Yorum Gönder