12 Eylül 2013 Perşembe
10 Eylül 2013 Salı
- 11:30
- Bornocu Ersan
- enteresan şelaleler, ilginç şelale, niagara, niagara kuş bakışı, niagara şelalesi, niagara şelalesi kuş bakışı görünümü
- No comments
- 10:34
- Bornocu Ersan
- enteresan köprüler, garip köprü, ilginç köprüler, italya köprüsü, italya tibet, italya tibet köprüsü, tibet köprüsü
- No comments
6 Eylül 2013 Cuma
- 04:58
- Bornocu Ersan
- 1973te istanbul, eski istanbul köprüsü, eskiden istanbul, istanbulun eski hali, tarih
- No comments
- 03:08
- Bornocu Ersan
- dünyanın en temiz havası, en çok oksijen nerede bulunur, en temiz hava, genel, norveç, norveç svalbard, yaşam
- No comments
Dünya'nın en temiz havası Norveç'teki Svalbard adasındadır. Oksijen o kadar yoğun ki adaya ilk inildiğinde baş dönmesi ve burun kanaması yaşanabiliyor. Havanın bu kadar temiz olmasının sebebi ise kutba çok yakın olup insanların çok az sayıda yaşıyor olması.
4 Eylül 2013 Çarşamba
3 Eylül 2013 Salı
- 06:07
- Bornocu Ersan
- çin aya çıkıyor, çin aya ne zaman çıkıyor, çin ayda, çin bu yıl aya çıkıyor, çinliler aya çıkacak mı, uzay
- No comments
Çin bu yıl aya çıkıyor. Önce robot, sonra insan, sonra da koloni...
Çin'in teknolojideki gelişimi artık onu Ay'da koloni kurma planları geliştirecek düzeye
taşıdı. Çin bu yılın sonunda aya bir robot indirecek. Sonraki planları ise daha da çarpıcı. Aya önce insan indirecek, ardından da ay kolonisini kuracak.
Resmi raporlara göre, Chang'e 3 isimli robot araç, şu anda fırlatma rampası için hazırlanıyor ve 2013 bitmeden Ay'a fırlatılacak. 100 kg ağırlığındaki altı tekerlikli robot, aynı Mars'a gönderilen NASA robotları gibi, ayın yüzeyini keşfedecek ve Çin'in nihai Ay planı olan Ay Kolonisi'ni inşaa edecek doğru yeri bulacak.
Chang'e 3 ile Çin, ilk defa dünya dışında bir noktaya iniş denemesi yapmış olacak. Eğer başarılı olursa, Çin'in ay programı tüm dünyayı kıskandıracak bir hızda ilerleyecek gibi görünüyor. NASA Apollo programından sonra Ay programını iptal etmişti. Komplo teorisyenleri ise Ay kadar Dünya için hayati öneme sahip bir uyduya NASA'nın ilgisini aniden yitirmesini çok "şüphe" çekici bulmuş, NASA'nın Ay yüzeyinde Dünya dışı varlıklara dair iz buldukları için NASA'nın sivil görevlerini iptal ettiğini ve Ay görevlerini, ABD silahları kuvvetlerinin gizli birimlerinin devraldığını iddia etmişlerdi.
Şimdi Çin'in Ay üzerinde sivil ve askeri görevler yürütme kararıyla, gözler yine Ay'a çevrildi. Çin, 2007'de gönderdiği ilk robotla Ay yüzeyine inmemiş ancak Ay'ın yörüngesine girerek yüzeyin üç boyutlu haritasını çıkarmıştı.
Çin'in Ay robotu, güneş enerjisiyle çalışacak ve üzerindeki radarlar yardımıyla yerin 30 metre altına kadar olan derinliği tarayabilecek. Çin 2017 yılında ise Ay'a insan göndermeyi planlıyor. Eğer her şey yolunda giderse, 10 yıl içinde ilk Ay üssünün (Veya Ay kolonisi) kurulması mümkün olacak.
Çin'in teknolojideki gelişimi artık onu Ay'da koloni kurma planları geliştirecek düzeye
taşıdı. Çin bu yılın sonunda aya bir robot indirecek. Sonraki planları ise daha da çarpıcı. Aya önce insan indirecek, ardından da ay kolonisini kuracak.
Resmi raporlara göre, Chang'e 3 isimli robot araç, şu anda fırlatma rampası için hazırlanıyor ve 2013 bitmeden Ay'a fırlatılacak. 100 kg ağırlığındaki altı tekerlikli robot, aynı Mars'a gönderilen NASA robotları gibi, ayın yüzeyini keşfedecek ve Çin'in nihai Ay planı olan Ay Kolonisi'ni inşaa edecek doğru yeri bulacak.
Chang'e 3 ile Çin, ilk defa dünya dışında bir noktaya iniş denemesi yapmış olacak. Eğer başarılı olursa, Çin'in ay programı tüm dünyayı kıskandıracak bir hızda ilerleyecek gibi görünüyor. NASA Apollo programından sonra Ay programını iptal etmişti. Komplo teorisyenleri ise Ay kadar Dünya için hayati öneme sahip bir uyduya NASA'nın ilgisini aniden yitirmesini çok "şüphe" çekici bulmuş, NASA'nın Ay yüzeyinde Dünya dışı varlıklara dair iz buldukları için NASA'nın sivil görevlerini iptal ettiğini ve Ay görevlerini, ABD silahları kuvvetlerinin gizli birimlerinin devraldığını iddia etmişlerdi.
Şimdi Çin'in Ay üzerinde sivil ve askeri görevler yürütme kararıyla, gözler yine Ay'a çevrildi. Çin, 2007'de gönderdiği ilk robotla Ay yüzeyine inmemiş ancak Ay'ın yörüngesine girerek yüzeyin üç boyutlu haritasını çıkarmıştı.
Çin'in Ay robotu, güneş enerjisiyle çalışacak ve üzerindeki radarlar yardımıyla yerin 30 metre altına kadar olan derinliği tarayabilecek. Çin 2017 yılında ise Ay'a insan göndermeyi planlıyor. Eğer her şey yolunda giderse, 10 yıl içinde ilk Ay üssünün (Veya Ay kolonisi) kurulması mümkün olacak.
- 05:03
- Bornocu Ersan
- internet ağı, internet ağırlığı, internet kaç trilyondan oluşuyor, internet ne kadar ağır, teknoloji, tüm internet ne kadar
- No comments
Tüm internet, 540 milyar trilyon elektron tarafından saklanıyor ve iletiliyor. Bir başka deyişle, sadece bir çilek kadar ağırlığa sahip.
2 Eylül 2013 Pazartesi
- 13:07
- Bornocu Ersan
- neden tembeliz, tembel, tembel insanlar, tembel olmak, tembellik, yaşam, yüzyılın sorunları
- No comments
- 12:04
- Bornocu Ersan
- balık cümbüşü, balık fotoğrafı, balık resimleri, enteresan balık fotoğrafı, enteresan balıklar, rengarenk balıklar
- No comments
70 - 80 - 90' lı yıllarda mı büyüdün?
nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın?
1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları,
ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi.
Ya da en azından
kurşunlu, muhtelif ,
zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin
ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde,
çocuk kilitleri yoktu...
5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan,
yada muhtelif başka kaynaklardan su içiliniyordu...
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı,
hava kararmadan önce eve dönmekti.
8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde
gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...
9.- Okul öğlen bitiyordu...
Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı
- çünkü hep dışarda oynardık , aktif olarak ...
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk...
aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız,
99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU.
onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada!
Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu?
Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında
psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz ,
başarılarımız , görevlerimiz vardı.
...ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.
Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen
hayatta kalmayı başardık???
Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında
nasıl oldu da geliştirebildik???
Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler
çok güzel ve mutlu yaşadık!!
değil mi?
nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın?
1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları,
ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi.
Ya da en azından
kurşunlu, muhtelif ,
zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin
ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde,
çocuk kilitleri yoktu...
5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan,
yada muhtelif başka kaynaklardan su içiliniyordu...
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı,
hava kararmadan önce eve dönmekti.
8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde
gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...
9.- Okul öğlen bitiyordu...
Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı
- çünkü hep dışarda oynardık , aktif olarak ...
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk...
aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız,
99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU.
onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada!
Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu?
Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında
psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz ,
başarılarımız , görevlerimiz vardı.
...ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.
Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen
hayatta kalmayı başardık???
Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında
nasıl oldu da geliştirebildik???
Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler
çok güzel ve mutlu yaşadık!!
değil mi?
1 Eylül 2013 Pazar
Bir Annenin Oğlu İçin Yaptığı Yaratıcı Tasarım |
İnsanlar sabah kahvaltılarını arabalarında patates kızartması ile yaparak iş yerlerine geliyorlar. İş yerlerinde ayak üstü sürekli olarak fast food tüketiyorlar. Akşam yemeği yerine burger yiyip kola içmeyi tercih ediyorlar. Fast food bir bağımlılıktır ve dünyamıza gün geçtikçe daha çok nüfuz ederek bizleri sağlıksız besili insanlar haline getirmektedir. Çağımızın ve geleceğin en büyük hastalığı olan Obazitenin 1 numaralı etkeni fast food tüketimidir. İnsanlar midelerini sağlıksız ve etinin, ekmeğinin ne kadar temiz olduğu, nereden geldiği ya da hangi tür hayvanların etlerini yedikleri hakkında hiç bir sorgulama yapmadan bu lezzetli şeylerle dolduruyorlar. Neyse ki ülkemiz fast food konusunda o kadar tüketim yapan bir ülke değil. Bunun nedeni ise kültürel değerlerimizden gelen yemek anlayışı. Ancak Türkiye'de de gün geçtikçe şehirleşme ve şehirleşmeyle birlikte gelen gün temposu fast food tüketiminin artmakta olduğunu gösteriyor. Hiç bir sağlığı yerinde insan dünyaya obez olarak gelmez. Bu insanların tercihidir ve hiçbir obez ben kilomdan memnunum diyerek fast food tüketmez. Bağımlısı haline geldiği için tüketir. Fast food tüketimi durdurulamayan bir sorun ancak ticaretin de vazgeçilemez dallarından biri. Fast food haftada 1 öğün yendiğinde zararlı olmayacaktır ancak sağlığımıza dikkat etmeli ve öğünlerimizi bu yağlı besi maddeleriyle geçirmek yerine besleyici ve düzenli bir yemek alışkanlığı edinmeliyiz.
- 02:30
- Bornocu Ersan
- haşhaş, haşhaş türleri, istanbuliğ, mısır haşhaşı, mısırda haşhaş, mısırın en pahalı haşhaşı, yaşam
- No comments
- 00:30
- Bornocu Ersan
- jack sparrow, jack sparrow nereden esinlenildi, karayip korsanları, karayip korsanları başrolü, tarih, yusuf reis, yusuf sparrow
- No comments
Dünyaca ünlü usta aktör Johnny Depp'in canlandırdığı Karayip Korsanları serisinin başroldeki Jack Sparrow karakteri, sonradan Türk olmuş ve Orta Akdeniz'in büyük bir kısmına hükmeden ünlü denizci Yusuf Reis (Jack Ward Birdy) 'den esinlenilmiştir.
31 Ağustos 2013 Cumartesi
Muğla'nın Marmaris ilçesinde bulunun KIZKUMU görenleri hayretler içerisinde bırakan mükemmel bir manzaraya sahip. Yazları yurtdışına çıkmak yerine güzel Türkiye'mizin güzel yerlerini merak edip dolaşacak olursak inanın Avrupa ülkelerine nazaran hem iç turizmimiz büyük gelişme sağlayacak hem de yabancı turistlerin Türkiye'ye olan ilgisi artacaktır. Gitmenizi tavsiye ediyorum mükemmel bir yer.
Uluslar arası köprüler normal şartlarda çok uzun millerce uzanan köprülerdir. Ancak Kanada ülke sınırları içerisinde olan bu şirin adanın ABD ile olan uzaklığı da 30 metreden fazla değil. Köprünün solu ABD (Amerika Birleşik Devletleri)'nin sınırları içerisinde sağı ise Kanada'nın. Düşünsenize bakkala giderken ABD'ye gittiğinizi. :)
30 Ağustos 2013 Cuma
- 07:40
- Bornocu Ersan
- enler, nefes tutma, nefes tutma rekoru, su altında nefes tutma rekoru, su altında nefes tutma rekoru kaç saniye
- No comments
David Merlini |
inanamadı. Ama o tam 21,5 dakika nefesini su altında tutmayı başardı. David Merlini 1978 yılında Budapeşte'de doğmuş ve bu yeteneğini keşfettiğinde hemen rekor denemelerine girişmiş. Siz ne kadar tutardınız?
20 Ocak 2013 Pazar
- 03:00
- Bornocu Ersan
- genel, sahra çölü, sahra çölünde yağmur, tidikelt, tidikelt kasabası
- No comments
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)